28 Temmuz 2010 Çarşamba

Bithynia'da Din

Kybele
İsis

Bithynia’da Roma öncesi dini yapısı Anadolu’nun geneli ile paralellik gösterir. Yerel kült Kybele ve Men kültü yanında Yunan tanrılarından Zeus, Hermes, Athena, Dionysos, Asklepios, Demeter, Thykhe ve deprem ile ilişkilendirebileceğimiz Poseidon tapınımları görülmektedir.
İ.Ö. 3 yy’da Bithynia’da Mısır kökenli tanrı tapınımları dikkat çekmektedir
[1]. İsis, Sarapis, Anubis ve bunun yanında yazıtlarda[2] “ ve diğer tanrılara” ibaresinden anlaşıldığına göre Osiris ve Ammon tapınımları da yaygındı ve Mısır tanrıları kültlerinin Roma İmparatorluk döneminde de devam ettiği gözlenmiştir.

Roma İmparatorluk Döneminde en belirgin tapınım İmparatorluk kültü ve tanrıça Roma tapınımıdır. İ.Ö. 29 yılında Nikomedeia kenti, Pergamon ile birlikte bu kültün ilk uygulayıcısı olma hakkını elde ederler
[3]. Daha sonra Anadolu’da oldukça büyük bir ilgi görür. Bunun ile birlikte Tanrıça Roma ve Tanrılaştırılan Caesar kültü de Nikaia başta olmak üzere zamanla diğer Bithynia kentlerinde de tapınım başlamıştır. Birinci yüzyıldan itibaren neokoros “ tapınak muhafızlığı” unvanı yaygınlaşmaya başladı. Bu kentin Augustus kültü ile ilgili senatoya başvurma sürecinde başarılı olduğunu gösteren bir unvana dönüştü ve övünç kaynağı olarak kullanılmaya başlandı[4]. Bithynia kentlerinden Nikomedeia ve Nikaia bu unvanı kullanmışlardır[5].

Roma döneminde devam eden Yunan tanrıları tapınımları çeşitlilik gösterir. Zeus, Hermes, Ares, Poseidon, Aphrodite, Dionysos, Artemis, Apollon, Eros, Nemesis, Eirene, Hephaistos gibi Yunan tanrıları tapınımları bilinmektedir. Roma döneminde Anadolu kökenli tanrı tapınımları yoğunluğunu sürdürür, Kybele (Magna Mater) ve Men tapınımlarının yanında Sabazios
[6] tapınımı yaygındır. Sabazios, Dionysos gibi bereket, bağ, bahçe ile ilişkilendiren bir tanrı olarak bilinmektedir. Bereket tanrısı olarak diğer bir tanrı olan Zeus kültü ise farklı epitheton’lar ile tapınımı çeşitlenmiştir. Zeus Bronton[7] en çok tapınım gören külttür[8]. Bununla birlikte Zeus Sarnendos[9] nadiren Zeus Bennios[10] gibi epitheton’lar ile Zeus kültü devam etmiştir.

Hıristiyanlık, Bithynia bölgesine oldukça erken bir dönemde girmiş ve yaygınlaşmıştır. Eyalet valiliği sırasında Plinius’un İmparator Traianus’a yazdığı mektuplarda Hıristiyanlardan bahsetmektedir
[11] . Bu mektup, Anadolu’da Hıristiyanlığın yayılmasına ilişkin ilk belgelerden biridir. Plinius, Traianus’a yazdığı mektubunda, Hıristiyanların sorgulanmasının nasıl yapması gerektiğini bilmediğini belirterek, İmparator’a danışmayı uygun gördüğünden bahseder[12] . Plinius yaptığı soruşturma hakkında bilgi vererek, ilk Hıristiyanların nasıl ibadet ettiklerini da aktarır. İmparator ise cevap olarak[13], Plinius’un doğru bir yol izlediğini belirtir.

Kaynak: Deniz Güçlü, Tarihsel Yazıtlar Işığında Bithynia Tarihi (2007-Antalya Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi)

[1] I.v. Kios, nr.21, 22, 23[2] I.v. Kios, nr. 23[3] Price, Ritual and Power, s.58[4] Price, Ritual and Power, s.64[5] bak. yazıt nr. 28, 29, 30, 41[6] TAM IV, nr.59, 60, 79[7] Zeus Bronton kültü için ayrıca bak. N. Eda Akyürek Şahin, Zeus Bronton. Die bildliche Repräsentation des großen Bauerngottes Phrygiens, Münster 1997, (basılmamış) Y. Lisans Tezi; N. Eda Akyürek Şahin, Phrygia'da Çiftçi Tanrısı: "Dii Brontonti Eukhen" , Antalya 2002, (basılmamış) Doktora Tezi[8] I.v. Nikaia, nr. 1080-1105, 1504, 1507-1511; I.v. Prusa ad Olympum, nr. 1014, 1015; TAM IV, nr. 58; I.v. Klaudiupolis, nr. 60[9] I.v. Nikaia, nr.1128[10] I.v. Nikaia, nr. 1503[11] Plin. Epi. 10.96-97[12] Plin. Epi. 10.96[13] Plin. Epi. 10.97


14 Temmuz 2010 Çarşamba

Klasik Yunanca

Klasik Yunanca Bir yazıt (Delphi) Linear B (Phaistos Diski)
Yunanlıların yarattığı ilk ve en büyük sanat eserleri kendi dilleridir. Yunanlılar kendi dillerinin konuşmayan halklara Asya, Afrikalılar, Makedon ve Romalılar da dahil olmak üzere “Barbar” demişlerdir. Anlamadıkları için ve karşılarında bar bar konuşan insanları bu şekilde tanımlamışlardır. Daha sonra barbarlık bir kültür kavramı haline gelmiştir. Yunanca konuşup düşünen biri artık barbar değildir.

Yunan kültürü içinde yazıyı ilk olarak Myken yazısı ile görmekteyiz. Michael Ventris tarafından çözülmüş olan Myken yazısı Linear B yazısı İ.Ö. 1450-1200 yılları arasında tarihlendirilir. “Saraylar Sonrası Çağ” olarak adlandırılan bu dönemde Yunanistan anakarasında yerli halk Akha’lar görülmektedir. Mykenai, Attika, Tyrnys ve Boitoia kentlerinde yazıya dair buluntular söz konusudur. Sağdan sola yazılan Linear B’de her işaret bir heceye karşılık gelir. Tüm heceler sesli harf ile biter ve 88 işaretten oluşur. Grekçe ile büyük oranda benzeştiğini ve öncülü olarak görebileceğimiz söylense de Yunan dilinin sonsuzluğu karşısında Linear B’nin yetersiz kalmaktadır. Linear B’de Yunanca yerine başka bir dil için düzenlenmiş olmalıdır. Linear B’deki işaretlerle Yunanca’daki konsonant gruplarını yazmaya yeterli değildir.


Yunan alfabesinin doğuşu ile ilgili Herodotos (V. 58) “Fenikeliler Helenlere bilim ve yazıyı öğrettiler” der. Fenikeliler olarak Kadmos’u kasteder.


Yunanlılar kendi yazılarını kendileri icat etmemiştir. Yunan alfabesinde kullanılan harflerin Fenike kökenli olduğu aşikardır. Harflere verilen isimler Fenikelilerin verdikleri isimler ile büyük benzerlik gösterir.



Fenike Alfabesi: Alef (öküz), Bet (ev), Gimel (deve), Dalet (el)
Yunan Alfabesi: Alfa, Beta, Gamma, Delta




Fenikeliler ile sıkı ticari bağların olması ve zaman içerisinde malları belirlemede kullandıkları işaretler dikkatlerini çekmiş ve kendilerini uyarlamışlardır.
Kendi dillerini daha iyi ifade etmek için ünlü harfler ile yeni harfler eklemişlerdir. Bu harfler Φ (phi), Χ (khi),Ψ (psi) dir. Ionia bölgesinde uzun ve kısa o sesini ayırt etmek için Ω (omega) ve uzun ve kısa e sesini ayırt etmek için η (eta) harfleri alfabeye kazandırmışlardır. Kısa sürede bu harflerin kullanımı bütün Yunanistan tarafından benimsenmiştir.


LEHÇELER:Farklı lehçeler ve ağıları olan Yunanca’da temek olarak dört büyük yazın dili vardı. Bunlar Ionca, Dorca, Aiolce ve Attika lehçeleri. Bunlardan başka lehçelerde vardır Akaca ve Kuzey Batı Yunan lehçesi (Epirus) yazı hayatı yerine konuşma olarak ve lokal bir şekilde kalmıştır.


A. ION-ATTIKA LEHÇESİ


Ionca: Ionia bölgesi, Khios ve kıyı kentlerinde konuşulmuştur. Bu lehçe Ionia uygarlığının parlamasıyla yüksek düzeyde bir edebiyat dili haline gelmiştir. Ion lehçesi ile yazanlar, Homeros, Hesiodos, elegia ve iambos ozanları, Hekataios, Hippokrates. Fakat bu dille yazılmış en önemli eser Herodotos’un eseridir. Üstelik Herodot bir Dor kenti olan Halikarnassos’lu olmasına eserini rağmen Ionca ile yazmıştır. Ion lehçesi, İskenderiye döneminde Rhodoslu Apollonios tarafından bazı şairler tarafından da kullanılmış ve yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır.


Attika: Başlangıçta yalnızca Ion lehçesinin bir bölümüm olan Attika lehçesi Perikles dönemindeki yazarlar tarafından geliştirilerek ayrı bir lehçe haline geldi. Attika bölgesinde konuşulan bu lehçede tragedia şairleri Aiskhylos, Sophokles, Euripides, komedia şairi Aristophanes, ünlü hatipler Demosthenes, Aiskhines, İsokrates, tarihçiler Thukydides, Ksenephon, filozoflar Platon ve Aristoteles eserlerini yazmışlardır.


B. AIOL LEHÇESİ
Bu lehçe başlangıçtaki Yunan diline en yakın dil olduğu düşünülmektedir. Anadolu’da Aiol kolonilerinde, Smyrna’nın kuzeyinde, Hellespontos’ta, Boetia, Teselya, Lesbos’da konuşulmuştur. Aiol lehçesinin en büyük temsilcileri Sappho ile Alkaios’dur.




C. DOR LEHÇESİ


Büyük oranda Peleponnesos (Arkadia bölgesi hariç), Girit, Sicilya Karia ve Rhodos’ta konuşulmuştur. Edebi bakımdan yapay bir dildir. Bu lehçede yazanlar Dorca konuşulan bir bölgede doğmamışlardır. Simonides bir Ion adası olan Keos’tan, Pindaros ise Aiol lehçesinin konuşulduğu Boiotia’dandı. Simonides ve Pindaros’tan başka Alkman , Theokritos, Epikharmos , Pythagorasçılar ve tüm koro şairleri.

D. ARKADIA-KIBRIS LEHÇESİ
Arkadia ve Kıbrıs’ta konuşulan bu lehçe, edebiyat dili olarak kullanılmamıştır.

E. ORTAK DİL
İ.Ö. IV. Yüzyılın ortalarından itibaren, Peloponnesos savaşları sonunda Attika Lehçesi ortak bir edebiyat dil olarak kabul edilmişti. İskender, fetihleri sonucu bu dil doğuya götürünce dil saflığını kaybetti. Üstelik idari,resmi, ticari ve edebi bakımdan ortak bir dil kullanılmak zorunlu bir hale gelmişti. Attika lehçesi ile Ionca karışarak κοινί δίαλεκτος yani müşterek lehçe denmiş ve tüm Helenistik Devletlerde kullanılmıştır.

YUNAN EDEBİYATININ DÖNEMLERİ:



EPİK ÇAĞ: Homeros öncesi edebiyat, Homeros, didaktik destan ve Hesiodos, epik kyklos[İlyada ve Odysseia dışında kalan destanlara topluca epik kyklos (epik çevre,destan çemberi)denir).




LİRİZM VE NESRİN BAŞLANGICI: Elegiak şiir, iambik şiir,solo liriği, koro liriği. Nesrin başlangıcı, ilk filozoflar ve ilk felsefi okullar, tarih yazımının başlangıcı, ilk logographlar ve Herodotos.



ATTIKA DÖNEMİ: Tragedia ve komedianın doğuşu, en önemli şairleri, tarih yazımı, felsefe ve hitabet.



İSKENDERİYE DÖNEMİ: Gramer ve eleştiri çalışmaları, nesir (tarih, coğrafya, felsefe) ve şiir türünde verilen eserler.



ROMA DÖNEMİ: Nesir ve şiir türünde verilen çeşitli eseler.

8 Temmuz 2010 Perşembe

Frigce


Frigcenin yayılış alanı Orta Anadolu’da Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar bölgelerinden, Kızılırmak bölgesi ve Kastamonu çevresine kadar uzanmaktadır. Frigce yazıtlar iki kısma ayrılır: Eski Frigce yazıtlar İ.Ö. 8. - 4. yüzyıllara tarihlendirilir. Yeni yada Geç Frigce yazıtlar Roma İmparatorluk döneminde yazılmıştır.
Friglerin alfabesinin Yunan alfabesiyle aşağı yukarı aynı tarihlerde kullanılmaya başladığı düşünülmektedir. Lidya, Karya ve Likya alfabeleriyle benzerlik gösterir.


Yeni Frigce metinler genellikle Yunanca ve Frigce birlikte verilmiştir. Mezar taşlarındaki bu yazılarda Yunanca metinlerin altında Frigce bir lanet formülü eklenmiştir. Mezar yazıtları içinde sadece Frigce olanlar nadirdir.


Frigce bir Hint – Avrupa dili olduğu anlaşılmıştır fakat Hititçe, Luwice ve Palaca’ya en uzak dil olduğu da tespit edilmiştir.


Frigler ile Yunan ve Makedonların Balkan yarımadasında birbirlerine yakın bölgelerde yaşadıkları kabul edilmektedir. Özellikle Frigler ile Makedonların dil olarak birbirlerine daha yakın oldukları düşünülmektedir. Makedonca ve Frigce arasında bazı benzerlikler saptanmıştır. Yunanca ile de benzerlikler olsa da Makedonca kadar değildir.


Friglerin balkanlardan İstanbul boğazı üzerinden Anadolu’ya göç etkilerinden Herodotos bahseder. İ.Ö. 1200 lerde deniz halklarını göçleri sırasında Friglerin de Anadolu’ya geldikleri sanılıyordu ancak Friglerin göçlerinin tarihi 100 hatta 900 lerde olduğu kabul görmektedir.
Frigler Anadolu’da Hitit- Luwi- Pala çağından kalan yerli halk ile karşılaşmış hatta onlardan bazı kişi adları ile yer adlarını almışlardır.
Genel olarak Frigce yazıtların olduğu bölgelerde aynı çağa ait Hiyeroglif- Luwice dil anıtlarına rastlanmamaktadır.


Friglerin Anadolu’ya hakimiyetleri Kimmerlerin istilası ile İ.Ö. 750-650 yıllarında zayıflamıştır.


Frigler Asurlular ve Urartular ile çağdaştır ve onlar ile ticari ve siyasi ilişkileri vardı.


Eski Frigce metinle ile yeni Frigce arasında 500 yıllık bir boşluk vardır. Friglerin son kalıntılarına İ.Ö. 5 yüzyılda rastlanılır.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails