BÜTÜN YOLLARA ROMA'YA ÇIKAR
Roma Yol Sistemi
İmparatorluğun genişlemesi, Roma’yı Akdeniz çevresindeki bütün ülkelerle ekonomik, politik ve askeri ilişkiler kurmaya itti. En ücra bölgeleri birbirine bağlamak için büyük bir yol sistemi kurma düşüncesi geliştirildi. Böylece pek çok bakımdan modern karayolları ağının iskeleti sayılan antik dünyanın en büyük projelerinden biri gerçekleştirildi.
En eski ve şöhretli Roma yolu olan Via Appia İ.Ö. 312 yılında Roma’da nüfus, mülk ve töre işlerine bakan görevli Appius Claudius tarafından Roma ve Capua’yı birleştirmek için yaptırıldı. Bu yol daha sonra Brindisi’ye kadar uzatıldı ve yüzyıllar boyunca güzellik ve teknoloji örneği olarak kaldı. Bu yolun inşasını diğerleri takip etti. Umbria’yı aşarak Roma’yı Rimini’ye bağlayan Via Flaminia (İ.Ö. 220) ve 280 kilometre uzunluğundaki Rimini’den Piacenza’ya ulaşan, Orta İtalya ile bereketli Padana Ovası arasındaki trafiğin gelişmesini sağlayan Via Emilia gibi.
Bir yol çoğunlukla askeri nedenlerden ötürü inşa ediliyordu; birliklerin veya habercilerin hızlı yer değiştirmelerini sağlamak ve yeni ele geçirilmiş topraklarda Roma egemenliğini sağlamlaştırmak için. Bununla birlikte, kısa süre sonra yeni yollar ticari trafik için önem kazanacaktı.
Yol ağının genişlemesiyle birlikte, atlı kuryelerin hizmet verdiği bir posta servisi kuruldu (cursus publicus). Augustus, her 30-40 kilometrede bir kuryelerin atlarını değiştirebilecekleri ara istasyonlar (stationes) kurarak bu kurumu geliştirdi. İyi bir kurye, günde 150 kilometre yol alabiliyordu. Servis bir süre için sadece devlet yazışmaları için kullanıldı. Ama Nerva ve Traianus dönemlerinde özel yazışmalar da ulaştırılmaya başlandı.
Karayolu seyahatleri genellikle oldukça yavaştı. Bir keresinde Tiberius 320 kilometreyi 24 saatte gidebilmişti. Caesar ise Galya’dan Roma’ya dönmek için bir hafta harcamıştı. Şair Orazius Roma- Brindisi arasındaki mesafeyi 12 günde almıştı ki bu da günde ortalama 50 kilometredir.
Roma Mil taşı
Roma Mil taşı
Seyahat etmek çoğu zaman yorucu ve riskliydi, özellikle geceleri haydutların saldırması tehlikesi vardı. Haberciler geçtikleri bölgelerde yöneticilerin sağladıkları bir muhafız ile ilerliyor ve hazine sayılabilecek para karşılığında konaklama imkanı bulabiliyordu.
Sıradan bir yolcu için ise, kuşkusuz böyle bir koruma söz konusu değildi. Orazius’a göre aç gözlü meyhaneciler tarafından işletilen pis ve ıssız hanlarda yolcular boğazlanmazsa soyulma riski ile karşı karşıya idi. Yolculuğu sonlandırmayı becerebilenler ancak birkaç arkadaşla birlikte yolculuk eden ve aynı odayı paylaşanlardı. Belki de bu yüzden ünlü coğrafyacı Strabon çoğu yeri görmeden, duydukları ile yazmıştır.
Roma yolları teknik olarak o kadar başarılıdır ki üzerinden 2000 yıl geçmesine rağmen hala üzerinde ot bitmemiştir. Bizde ise bir kaldırım yada asfalt yolda bile bir sene içinde ot bitebilmektedir. Bu da bize her şeyin teknoloji olmadığının en güzel kanıtıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder