Toplumu bir cadı çılgınlığı sardı ve ilk kez toplu katliamlara tanık olundu. Dönemin ünlü matemetikçisi Stoffler, 1524 yılında en üst noktaya varan cadı çılgınlığını, o günlerdeki ekonomik ve sosyal krize ve insanlık tarihinin en büyük veba salgınına bağlıyor. "Bütün bu rahatsızlıkları gizlemek için toplumda büyük bir korku yaratılmalıydı. Bunun için de cadılar hedef seçildi" diyor.
Oysa cadı avlama sisteminin örnekleri daha 13. yüzyılda atılmış ama bu cadılara karşı savaşın bir parçası olarak yapılmamıştı. Kilise işkencenin ilk önce cadılar üzerinde değil tam tersine Avrupa 'da birden bire ortaya çıkan ve Roma'nın onda birlik aşar vergisi ve kutsal ayinler üzerinde kurduğu tekeli kırma tehdidinde bulunan yasadışı dini örgütlerin üzerinde kullanılmasına izin vermişti.
Örneğin 13. yüzyılda Cathary diye adlandırılan Fransa'nın güneyinde Albigensialılar, kendi din adamlarıyla bağımsız bir dini birlik haline gelmişlerdi. Papa, Güney Fransa'yı hıristiyanlık adına elde tutmak için bir kutsal sefer ilan etmek zorunda kalmış ve Albigensialıları imha etmişti. Onların peşinden ortaya çıkan Waldensee ve Vaudoi gibi başka sapkın mezhepleri de ortadan kaldırmak için adım adım ilerleyen kilise sonunda Engizisyon Mahkemelerini kurdu.
Papa VI Alexander
Faaliyetlerini sürdürmek için yeraltına çekilen mezheplerin karşısında Engizisyon Mahkemeleri'nin yetersiz kaldığını gören Papa VI Alexander 13. yüzyılın ortalarında sapkınları itirafa ve suç ortaklarını açıklamaya zorlamak için bu askeri nitelikli mahkemelere işkence yapma yetkisi verdi. Yine o tarihlerde Avrupa'da din savaşlarından, prens kavgalarından geçilmiyordu. Sadece Almanya'da 400 prens acımasızca birbiriyle savaşa tutuşmuştu. Bu prenslerin paralı askerleri geçtikleri köyleri yağmalıyor, halkın tüm iaşesini çalıyorlardı. Tüm Avrupa'nın kırsal kesiminde büyük bir açlık baş göstermişti. Bu duruma isyan eden köylüler, prenselerin himayesindeki din adamları tarafından büyücülük ve cadılıkla suçlanıyorlardı.
Sapkın tarikatların işkenceden geçtiği sırada cadılar hala Canon Episcopi'nin koruyucu hükümlerinden hala yararlanıyorlardı. Cadılık bir suçtu ama sapkınlık değildi; çünkü sabbat simgesel bir uydurmaydı. Ne var ki Papa'nın Engizisyon sorgucuları cadılık konusunda yargı yetkileri olmayışından kaygılıydılar. Onlara göre cadılık artık Canon Episcopi'nin uygulandığı dönemden farklıydı; yeni bir çok tehlikeli türü gelişmişti. Öyle ki sabbatlara uçabiliyorlardı. Eğer cadılar işkenceden geçirilebilirse onların itiraflarından çok büyük bir suikast örgütü ortaya çıkabilirdi.
Papa VIII Innocent
Bütün bu savlara karşı sonunda Roma boyun eğdi ve Papa VIII Innocent 1484 yılında yayınladığı bir kararname ile Almanya'nın her yanındaki cadıların kökünü kazımak için Engizisyoncu Heinrich Cramer ve Jacop Sprenger'e Engizsiyon'un tüm yetkilerini verdi. Bu ikili daha sonra cadı avcılarını el kitabı olarak kullanılan "Cadı Tokmağı - Malleus Maleficarum" adlı yapıtlarında sundukları kanıtlarla Papa'yı ikna etmişlerdi.
Büyücülük suçlaması Prostestan hareketiyle birlikte ayyuka çıktı. Bu konuda toplumsal çılgınlığın ve hoşgörüsüzlüğün hangi noktaya geldiğini anlamak için 1500'lerin ilk yarısıyla ikinci yarısında aynı suçlara verilen cezalara bir göz atmak yeterli...
1500'li yılların başında "sağlık nedeniyle büyü yapan kişiye" bir yıl hapis cezası veriliyordu. Ama 50 yıl sonra aynı suçun cezası ölüm olmuştu.
Yine 1500'lerin başında "büyü yapmak için ceset çalmak" suç olarak kabul edilmezken, 1563 yılında aynı işi yapan kişiler "ruhunu şeytana satanlar olarak diri diri yakılmışlardı.
Devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder